Hayatın Kalkanı Aile
Hayatın Kalkanı Aile! İnsanın hayatını rüzgarın savurduğu çaresizlikten kurtarıp onu daha güçlü adımlarla hayatın tuzaklarına karşı savunan yegane kalkan ailedir. Yalnızlaşarak güçlenilemeyeceği gibi insanı hem madden hem manen destekleyen bu kurum olması gerektiği gibi işletildiği takdirde, bireyin hem hayata bakışı hem de yaşayışı gözle görülür düzeyde mükemmelleşmektedir. İnsanı başarıya götürecek en temel etkenlerin başında olan aile kurumu tabi ki doğru olarak işletilmelidir. Çünkü rotasında olmayan hiçbir gemi menziline ulaşamaz.
Peki Aile Hayatı Nasıl Zenginleştirir
Her duruma maddi olanakların penceresinden bakılan bu çağda, o maddi olanakların yokluğunda huzur bulacağınız yegane mekan hiç şüphesiz ailenin varlığını hissettiğiniz o çatının gölgesidir. Diğer taraftan bütün maddi olanaklara sahip olduğunuz zaman dahi sizin huzur kaynağınızın yine o çatının altında olduğunu çok açık bir şekilde hissedeceksiniz. Çünkü saadet denilen olguyu şekillendiren etken maddi olsa da onun ruhu güzel bir aileye aittir. İnsanı hayata bağlayan o ince bağı güçlendirmek için öncelikle birey kendi iç dünyasını güçlendirmeli ve bu aşamada ona yardım edebilecek en önemli etkenin ailesinin varlığının ruhunun derinlerine yönelen huzur veren seslerini işitmesiyle mümkün olabilmektedir.
Aile Bilincini Geliştirmek
Bireyin kazanımlarının sınırlı olduğu, kaybetmenin gerçekliği ile an be an karşı karşıya kaldığı bu devirde insan öncelikle kendi varlığını mahiyetinin önemsizliğini idrak ederek bencillik kaftanından sıyrılıp, paylaşmanın mutluluğunu iliklerine kadar hissetmelidir. Hayatta ki maddi kazanımların ya da çöküşlerin kişinin ruhunda değil bedeninde oluşturduğu tesirleri ruhuna yöneltmemeli , varlığının özünü bütün dış etkenlerden korumalıdır. Kendini savunurken kullanabileceği en etkin silah güçlü bir aile birlikteliğidir. Tek başına sırtlayamayacağın yükleri sevdiklerinle beraber çok kolay bir şekilde taşırken , hem acıdan kurtulup hem de mutluluğun en saf halini iliklerinde hissetmenin hazzıyla hayata daha güzel sarılabilecektir.
Aile sözler bittiğinde dahi sukutların anlam bulduğu , en küçük mimiklerin binlerce sözden çok tesir ettiği saklı bir cennettir. Bireyin kişiliğinin şekillendiği , yeteneklerinin açığa çıktığı , sınırlarını görebildiği , içindeki cevherlerin küçük küçük yeşerdiği bu ortamda doğru bir aile yapısı bireyin hayata bakışı , yaşayışı ve yeterlilikleri noktasında oldukça önemli bir noktadadır.
Ailenin Şifalı Dokunuşları
Bizler ailenin iyileştirici gücünü ne kadar idrak edebiliyoruz. İdrak etmek şöyle dursun , aile içinde güç savaşı oluşturup birlikteliğin yücelttiği o yuvayı yalnızlaştırmak için çok emek veriyoruz. En ufak durumda haklı olmak için pervasızca davranıp karşı tarafın kalbini kırarak , hatta o kendince hissettiği haklılık duygusuyla ağıza alınmayacak sözler sarf ederek sadece karşı tarafı yıktığını zannedip kendini hayata bağlayan aile kurumunun köklerini topraktan ayırdığını hissedemeyecek şekilde , at gözlüklerinin içine hapsolarak yaşıyoruz. Peki bu bilinçsizlikle saadeti dilemenin ne kadar tutarsız bir olgu olduğunu nasıl bilebiliriz. En yakınına, canına, kanına karşı davranışlarını kontrol edemeyen biri bu hayatta neyi başarabilir ki. Evet kaybedenler kervanında mutluluğun sadece teğet geçtiği bütün olumsuz durumları kendine çeken bir felaket abidesi olacağını anlamakta hiç zor değildir!
ilginizi çekebilir; Sevginin insanoğlunda ki Önemi nedir? Öze saygının ailede saklı olan bir hazine olduğu bilincine ulaşıp, öncelikle kendi kişiliğine saygı duymayı öğrenmelidir. Kalitenin pahaya göre değil karaktere göre şekillendiğini, insanın ulaşması gereken menzilin maddi sınırlar çerçevesinde kurulduğu taktir de ruhsuz bir yaşayışın kölesi olmaktan kurtuluş pek mümkün olamayacaktır. Bu sebeple kurulan hayallere, edilen dualara sınırsızca serpilen maddi olguların getireceği hayatların ruhu olmayan karanlık hapishaneler olacağı unutulmamalıdır.
Aile de İletişimin Önemi
İnsan sosyal bir canlıdır ve bu sosyalliği köreldiği takdirde en küçük mutluluklara ulaşması dahi imkansız olabilir. Aile seslerin, sözlerin, mimiklerin hatta küçük bir bakışın dahi binlerce anlam oluşturduğu iletişim cennetidir. Bu iletişim olması gerektiği gibi olduğu takdirde birey huzuru o kadar derinden hissedecektir. Ama bu iletişimin en ufak zarar gördüğü durumlarda anlayamadığı kaybedişlerle yüzleşmesi olasıdır.
Doğru bir iletişim için doğru bir hayat için bir anahtardan fazlasıdır. Kendini ifade edemeyen, kendi hissettiklerini karşı tarafa aktaramayan bireyler çoğu zaman istemediği fiillerle karşılaşmakta ve bunun neticesinde oluşan bütün olumsuzluklarla yüzleşmektedir. Kendi isteklerini aktarmada yetersiz olmak, istenilen hayata ulaşma noktasında insanı çıkmaz yollara sürüklemekte, belki birkaç kelimeyle hallolacak meseleler romanları aşan sorunlara dönüşmektedir.
Bu noktada birey kendi iç dünyasını iyi tanıyıp, istediklerini karşı tarafa net bir biçimde aktararak kendi gelişimine yeni kazanımlar açma noktasında tereddütsüz ilerleyebilecektir. Hayatın insanı yaprak misali savurduğu bu ortamda emin ve sağlam adımlarla ilerlemek için bir ailenin destekleyen varlığını hissederek ilerlemek, kuşkusuz insanı daha güçlü yapacak ve istediği kazanımları elde etme noktasında ona daha fazla tutku verecektir.
Bencilliğin normalleştirildiği, hırsın en büyük erdem olarak öne çıktığı bu dönemde ailenin bencillik ve hırstan uzak sahiplenişleri dahi garipsenmekte, normal olan, olması gereken durumlar aşırı abartılmakta, sadeliğin zarifliğiyse güzelden anlamayan kapanmış gönüllere parıldayamamaktadır. Güzel bakmak ve güzele bakmak arasında ki farkı anlamadan çevrede olup bitenlere bir anlam verememek normaldir. Çünkü hayata hangi pencereden baktığını netleştirip ailenin varlığındaki huzurla harmanlayarak berraklaşır bütün düğümler. Yalnız başına mücadele elbet kazanılabilir fakat ruhta ve bedende kapanmaz yaralar açacağı ihtimali yüksektir. İnsan ilk olarak kendini, karakterini, düşüncelerini güzelleştirerek mükemmelliği ilk olarak ailesinde oluşturmalıdır.